20 Mart 2015 Cuma

HELAL OLSUN ÇOCUKLAR





Milletimiz, bugün yöneticilerimize neden “Helal olsun çocuklar, Kur’an’ın devletini Osmanlı’dan da büyük yaptınız, Allah, Peygamber ve bütün büyük cedlerimiz sizden hoşnutturlar!” diyemiyor? Tarihimizdeki kırılmayı, kopuşu doğru anlamadan bu soruyu cevaplayamayız.

12. Cumhurbaşkanı seçilen Recep Tayyip Erdoğan, 12 yıl yürüttüğü başbakanlığı, AK Parti Genel Merkezi'nde, kabinede Dış İşleri Bakanı olarak görev yapan Ahmet Davutoğlu’na devrettiğini açıkladı. Türkiye Cumhuriyeti'nin 62. Hükümeti’nin Başbakanı olacak Ahmet Davutoğlu, yaptığı ilk konuşmasında, “Sürekliliğimiz, devlet geleneğimizden, milli kültürümüzden kaynaklanır. Bu ilkelerden hiçbir şekilde taviz verilemez. Bu ilke ve tutum, bu duruş, bu sağlam tarihi bakış değiştirilemez.” dedi. Bu sözün altını çizmemin nedeni, vurgu yaptığı devlette sürekliliği, “gelenek” ve “milli kültür”le temellendirmesi..

Yahya Kemal, Milli Mücadele’nin başlarında, zafere olan inancını ifade etmek için kaleme aldığı  “Bir Muharebenin Askerleri” başlıklı yazısında, savaşın sonunda masaya oturup istediklerimizi alacağımız ve ordumuzu terhis edeceğimiz günün hayalini kurar: “O gün istiklal ordusunun askerlerine denilecek ki: ‘Haydi çocuklar evlerinize dönünüz! Kur’an’ın devletini kurtardınız! Allah, Peygamber, Osman Gazi, Fatih, Selim, bütün büyük cedlerimiz sizden hoşnutturlar!’ İstiklal askerleri, Ankara’da anlı şanlı bir resm-i geçitten sonra dağılacak, küme küme birer birer arkalarında torbaları, türkü söyleyerekten köylerine dönecekler.”  


O gün gerçekten geldi, millet evlatları, kanlarını oluk oluk akıtarak, vatanlarını ve Kur’an devletini kurtardılar. O gün Yahya Kemal’in hayal ettiği gibi Milli Mücadele ordusu askeri zaferin sevinciyle dağıldı; millet evlatları, askeri zaferin haklı gururuyla türkü söyleyerek şehirlerine, kasabalarına ve köylerine döndüler. Ne var ki bu askeri zaferi, kültürel, ekonomik ve siyasi başarılar izleyemedi..

Bağımsızlık savaşını kazandık ama kültürel, ekonomik ve siyasal bağımsızlığımızı kazanamadık. 1908’den beri devleti Batıcılar yönetti; toplumu, kaba kuvvetle dünya güçlerinin belirlediği vaziyet ve istikamette tuttular. Darbelerle sık sık ayar edilen bir sömürge toplumu haline gelmedik mi? 20. Yüzyıl tarihimizin en karanlık, acı dolu dönemidir. 


Bugün toplum, ikiye ayrılmış durumda. Bir tarafta, millet, sürekliliğe önem verenler, yerli duyarlığa sahip olanlar.. Karşılarında Batıcılar, kopuşu savunanlar, yabancılaşanlar. Bugüne kadar devletimizin “Kur’an’ın devleti” olduğu unutturulmaya çalışıldı. 

Milletimiz neden devlet adamlarımıza, yöneticilerimize ve siyasetçilerimize “Helal olsun çocuklar, Kur’an’ın devletini Osmanlı’dan da büyük yaptınız, Allah, Peygamber ve bütün büyük cedlerimiz sizden hoşnutturlar!” diyemiyor? 

Sürekliliği önemseyenler, devletin üst düzey kademelerinde yeni yeni görev yapar hale geliyor. Umarım milletimiz onlara “Helal olsun çocuklar!” der.

2023, 2053 ve 2071 hedefleri doğrultusunda ulaşılacak “Büyük Türkiye” milletimizin devlet tasavvurudur, süreklilik iradesidir; ülkenin vaziyet ve istikametine el koymasıdır. Yeni Türkiye’yi hangi kadro sahiplenir ve hangi parti söylem haline getirirse artık iktidara o gelir.. Milletimizin Yeni Türkiye tasavvurunu paylaşmadan siyaset yapmak bütün partiler için imkansız hale gelmiştir. Yeni Türkiye, milletin özünü devletin de özü haline getirme ve milletin ufku olan ülkülere yürüme projesidir. Yeni Türkiye, Batı’nın dünya sultasının bitişinin, yeni bir dünya düzeninin kurulmasının ve ülkenin bir dünya devleti olarak yeniden yapılandırılmasının ilanıdır. 


Yeni Türkiye, tarih boyunca, her felaketten sonra, ayakları üstüne kalkıp yeni bir yükseliş başlatan Anadolu’nun liderliğinde İslam milletinin, Batı’nın yüzyıllık vesayet dönemine meydan okuyuşudur. Fas’tan Filipinlere kadar İslam ülkesinde, İslam milletinin, devletine sahip çıkıp İslam medeniyetini inşa amacıyla yaptığı kuruluş sözleşmesidir.

Artık Batılıların çizdiği haritaları zihnimizde ve yüreğimizde ateşe vermenin vaktidir; meşruiyetini Batı’yla işbirliğinden alan sistemlere, Batıcı siyasi kimliklere, dayatılan bölünmüşlüğe ve çatışma alanlarına son verme vaktidir. Yeni Türkiye, ulus devletten dünya devletine geçiş; içe dönük devlet olmaktan vaz geçip dışa dönük bir devlet haline gelmek demektir; dünyaya açılan Türkiye demektir. 


Yeni Türkiye, İslam milletinin hafızası, maşeri vicdanı ve iradesi olacaktır; kendi medeniyetimizi, kardeşliği ve dayanışmayı bugüne taşıma çabasıdır. Yeni Türkiye, sosyal, ekonomik, siyasal ve uluslararası politikalarda milli bir perspektifle yapısal değişimler yapma anlamına gelmektedir. Yeni Türkiye, ülke ve dünya algımızın kökten değişmesi, dilimizin yenilenmesi, Batı gözüyle bakıp Batı ağzıyla konuşmayı bırakmak demektir. 

Recep Tayyip Erdoğan, bu büyük dönüşümün öncüsüdür ve onu seçilmiş Cumhurbaşkanı olarak çok daha güçlü bir şekilde devam ettirecektir. AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan olarak Ahmet Davutoğlu'nun tercih edilmesi Yeni Türkiye projesinin en kritik eşiklerinden biridir. Büyük Türkiye’ye yürüyüş, bugüne kadar olandan çok daha güçlü biçimde devam edecektir. Erdoğan ve Davutoğlu, milli iradeye dayanarak yeni Türkiye'nin kuruluşuna coşkuyla hizmet edecektir. 

Milletimizin, Yeni Türkiye tasavvuruna sahip çıkan Erdoğan’ı Cumhurbaşkanlığı makamına ve Davutoğlu’nu da Başbakanlığa getirişi, sözkonusu tarihsel kırılmaya ve kopuşa son veriş, tarihsel sürekliliğe dönüş anlamına gelmektedir. Milletimiz, Yeni Türkiye’yi güçlü bir Cumhurbaşkanı ile güçlü bir Başbakan’a emanet etmiştir.


http://www.haber7.com/yazarlar/mustafa-yurekli/1193683-helal-olsun-cocuklar

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder