Fransa’nın Cezayir’i işgal altında tuttuğu yıllardır ve Jean-Paul Sartre sokaklarda Fransa’nın bu haksız işgalini kınayan bildiriler dağıtmaktadır. Bir Fransız aydın,Fransa’nın Cezayir’i işgalini Fransa’da protesto etmektedir.
Tabi çok göze batınca o zamanki Devlet Başkanı olan De
Gaulle’a baskılar gelir “kulağının çekilmesi” konusunda.
De Gaulle kendisi hakkında da atıp tutan ve düşünceleri
kendiyle taban tabana zıt olan Sartre’ın arkasında durarak şu veciz sözü
söyler: “Sartre’a dokundurmam! Çünkü Sartre Fransa’nın ta kendisidir.”
"Sezai Karakoç İslam ülkesinin ta kendisidir.."
diyorum. Ne var ki Sezai Karakoç'u anlamış, korumaya almış ve politikalarına
muhalif de olsa destekleyen bir devlet adamının olmayışını hemen fark ettirdiği
için diyorum bu sözü.
Sezai Karakoç, Jean-Paul Sartre'dan daha büyük
bir sanatçı, daha güçlü bir aydındır oysa.
Yok sayılan, dikkatlerden saklanan ve gündem dışı tutulan
Diriliş düşüncesi, hem İslam milletini şahlandırıp Fas'tan Filipinlere kadar
koca İslam ülkesinde İslam medeniyetini yeniden inşaa etme davasıdır, hem de
küresel emperyalizme ve yerli işbirliikçilerine tam birmeydan okumadır.
Hakikatin sözcülüğünü omuzlayan, dünya güçlerini
karşısına dikilip oyunlarını bozan Sezai Karakoç'la, ülkesinin Cezayir'i
haksız işgalini protesto eden Jean-Paul Sartre'ın boy ölçüsü elbette
farklıdır.
"Sezai Karakoç İslam ülkesinin ta kendisidir.."
Çünkü 1990 sonrasındaki küreselleşme süreci, 1960'tan itibaren
açıkladığı Diriliş düşüncesini doğrulayıp hak olduğunu ilan
ettiğinden Sezai Karakoç İslam milletinin tek gerçek lideridir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder