Mustafa Yürekli
Mitolojik varlıklardan siyasal eleştirmenler, çok ilginç olmalarına rağmen, tanımlamada kullanılabilecek hiçbir niteliğe sahip değildir. Düşünmediklerinden, konuşmamanın verdiği cesaretle hep aynı şeyi söylerler ve hepsi aynı şeyleri söylediğinden birbirleriyle pek uzlaşmazlar.
Siyasal eleştirmenin bugün kendini bile şaşırtacak
kadar aşırı söylemeye düşkünlüğü düşündürücüdür. Daha söyleyeceğini söylemeden
zaten söylenmişe sığınması, orada kendini yanıltabilecek noktalar bulması ve
her seferinde hedefinden şaşmış bir ok gibi salt kendine saplanması
ürkütücüdür de. Birinin söylediği daha şimdiden diğerinin söyleyeceğini belirlemiş
gibidir.
Bunun herhalde en güzel örneği “yazar” kavramında
kişiselleşir. Yazar, bir kişidir ve yazar. Eylemi ve kendisi arasında hiçbir
nedenselliğe ihtiyaç duymadan kendi işlevini yine kendisi gerekçelendirirken,
eksik kaldığı yerlerde diğer bir yazar rolünü oynar. Birinin yazdığını diğeri
kendince yazarken bir başkası da eksik olanın sonuna imzasını atmak için bir
yer arar.
Siyasal eleştirmen pratikte bir tıkanmayı bile
gideremezken, tıkanma, eleştirmen sayısını artırarak çoğalır. Ancak hemen
söyleyelim ki bu tıkanma teorik olamaz, çünkü teoride tıkanma diye bir şey
olmaz. Teori her zaman için sapmalarla yoluna devam eder, tutarsızlıklarından
çoğalır, bu yüzden teori edimi salt kitaba dönüşmeye mahkumdur. Komik olan şu
ki, siyasal eleştiri ustalarının en iyi bildiği şey niye yazdıklarıdır ve
kesinlikle herhangi bir tıkanmayı aşmaya niyetleri olmadığından zaten pek de
bir şey aşılmamıştır.
Bir yandan akademi ortamı diğer yandan kitaplar
veya süreli yayınlarla yapılan siyasal eleştirinin hep bir gün sonra ama en az
bir gün sonra yapılıyor olması kendisinin geride kalması veya takip ettiği
şeyin hızından kaynaklanmaz. Hep geride kalarak konuşması onun bir gün önce
hiçbir şey yapmadığının ama sadece oturduğunun ya da yazdığının kanıtıdır, eğer
öyle olmasaydı yazamazdı belki de.
Siyasalın merkezine bağımlılığı, onu özellikle
gerçek merkeze, yani gerçek çatışmanın olduğu alanın / merkezinin çevresinde
tutar.
Siyasal eleştirmenin karşıt yaratmaya, karşı nesne
varsaymaya olan bağımlılığına karşın, kendi karşıtına karşı derin bir
kayıtsızlığı ve korkusu vardır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder