Necip Fazıl, gerek Celal Bayar’la, gerekse Adnan
Menderes’le yaptığı görüşmelerde, bir tarih muhasebesi yapar: Türkiye’nin
1950’li yıllardaki vaziyetini “ruhta ve maddede harap bir vatan...” diyerek
tanımlar.
14 Mayıs 1950 Türkiye genel seçimleri, öncekiler dünya
standartlarına göre seçim sayılmadığından Türkiye tarihinin
ilk demokratik seçimidir. Bu genel seçimle, TBMM dokuzuncu dönem milletvekilleri
seçilmiştir. Bu seçimlerde ilk defa "gizli
oy, açık tasnif" sistemi uygulanmıştır.
1950’de yapılan seçimde, İzmir mitinginde, Türkçe okunan
Ezan-ı Şerif’in Arapça okunmasını serbest bırakılacağı sözünü verdiğinde,
milletimiz " Yoksa Adnan
Menderes beklediğimiz
kahraman mı?” diye düşünür ve doğal olarak milletimizle
birlikte Necip Fazıl da.
DİRİLİŞ
ÖNERİSİ
Türkiye, CHP’nin 27 yıllık tek parti diktatörlüğüne maruz
kalmıştır..
Çevresini saran dalkavuklar, Milli Şef İsmet
İnönü’nün “nefsaniyet
balonunu kokmuş nefesleriyle şişirmekten başka hünerli olmadığı”
ve “hiç bir kafa çilesi
çekmedikleri” için fikir ve irfan yoksunudurlar..
Necip Fazıl, gerek Celal Bayar’la,
gerekse Adnan Menderes’le yaptığı görüşmelerde, bir tarih muhasebesi yapar:
Türkiye’nin 1950’li yıllardaki vaziyetini “ruhta
ve maddede harap bir vatan...” diyerek tanımlar.
Necip Fazıl’ın Adnan Menderes liderliğindeki Demokrat
Parti iktidarına önerisi, “Halk
Partisi rejimini yekûn halinde ele almak ve temelinden devirmektir.”
Yeni bir anayasa önerisidir bu. Bir DİRİLİŞ ve atılım
önerisidir..
BÜYÜK
DOĞU’YA DESTEK
Necip Fazıl, Başbakanlık’ta gerçekleştirir, 1950’deki
Menderes’le ilk görüşmesini.
Menderes, yüzündeki “çok
şekerli” ifadeyi zaman zaman büsbütün “ballandırarak”Necip
Fazıl’ı dikkatle, ciddiyetle ve saygıyla dinler, iki saate yakın bir süre.
Menderes, ya milletin davasına sahip çıkacak, kukla
değil, lider olacak ve ülkeden önce partide dirilişi gerçekleştirecek, “balçığı parmaklarında
yoğuran bir heykeltıraş” olup partisine şekil verecek,
kadrosunu buna göre kuracak, kısaca Büyük Doğu’yu
destekleyecektir ya da harcanacaktır.
Bu ilk görüşmede Menderes’in Necip Fazıl’a cevabı “Büyük Doğu günlük gazete
olacaktır. Tevfik İleri'yle temasınızı lütfen devam ettiriniz!" olur..
DOKTORU
HASTAYA GÖTÜRMEK
Günlük gazete olarak yayınlanmaya başlayan Büyük Doğu,
ilk sayıdan itibaren İslam düşüncesini savunur ve Adnan Menderes’i.
Necip Fazıl, “bu
vatanın şiddetle muhtaç olduğu ve en hassas dakikada başında bulduğu ender zekâ
ve ruhlardan biri” diyerek milletimizin önünde adeta Adnan
Menderes için kefil olur..
Necip Fazıl’ın Menderes’te
gördüğü kimi nitelikler, bir liderde aradığı temel özelliklerdir aslında: “Demokrat Parti kadrosunda,
zaman ve mekânı kollayıcı ve büyük küçük huzursuzluklardan kaçınıcı mizacınız
gereğince, bütün bir bünye taklibini sindire sindire başarmak istiyen ve mensup
bulunduğu umumî topluluğun bir kaç istikamete bölümlü hizipleri arasında çetin
bir kulis ıstırabı yaşayan, fakat bir simyacı gibi (doz)ları tanıyan ve nihaî
terkibine güvenen ve esasta bu mahzun vatanın, bu öksüz milletin hasretini
heykkelleştiren veya heykelleştirmeye namzet bulunan biricik şahsiyet” olarak
anlatır, Menderes’i..
Devletler oyununu ve ülkemizin düşürüldüğü durumu, Necip
Fazıl, kim bilir kaç kez Menderes’le konuştu.. Necip Fazıl, Menderes’i açıktan
dergi sayfalarından da sık sık uyarır, Demokrat Parti’ye ağırlığını koyup bir
fikir partisi, bir dava partisi haline getirmesi için. Necip Fazıl, karanlık
güçleri ve Türkiye’de uygulanan ihanet planını çok iyi bilmektedir. Dolayısıyla
Büyük Doğu’nun gülük gazete olarak yayınlanırken stratejisi, Menderes’i partisi
içinde ve dışındaki düşmanlarına karşı savunmak ve İslam davası adına DP’yi ele
geçirmek: “Partiyi
yekpâreleştirmesi ve tezatsız bir bütün haline getirmesi için çalışmak, böylece
Demokrat Parti içinden, yepyeni ve milletçe özlenen halis ve Anadolu Türkünün
ruh köküne dayalı teşekküle yol açmak...”
Büyük Doğu, İslam’ı ve demokrasiyi savunuyordu: Necip
Fazıl’a göre, milletimiz doktoru hasta olan bir hastaydı.. “Hastalığından ve
doktorundan habersiz” olan
bu millet, hasta doktordan her şeyi, özellikle ‘asırlık ıstırabının
şifasını’ beklemekte haklıdır.
Dolayısıyla kurtuluş, doktoru hastaya götürmekti; “millete doğru” gidilecek
ve dava,‘millet nezdinde
kıymetlendirilmeğe’ çalışılacaktı.. Büyük Doğu’ya
göre, ‘yol budur!’
MİNARE
İLE KUYU FARKI
Menderes, Büyük Doğu'nun yayınlanması destekler..
Necip Fazıl, bu desteğin davaya olduğunu bildiğinden,
onurlu duruşunu ve eleştirel tavrını her zaman için korur..
Parti içindeki, ülke yönetimindeki ve diplomasideki
uygulamalarından “acı acı
yakınır”, dolayısıyla Büyük Doğu benzetmeye yeltendikleri ‘besleme’ basından
oldukça farklıdır. Duruş bakımından Büyük
Doğu'yla ülke basınının arasında, ‘minareyle
kuyu farkı..’ vardır.
Menderes’e destek bakımından basın ne kadar ‘sufli’ ise Büyük
Doğu o kadar ‘ulvî’dir.
(“Besleme” nitelemesi, tıpkı irtica kelimesi gibi statükonun muhaliflere
yapıştırdığı yaftadır.)
Menderes, Yassıada’da o ‘felâket günlerinde, en acı darbeleri bu basından
yedi’ ve “yegane
korumayı ve savunmayı” Büyük Doğu'dan gördü..
DİRİLİŞİ GERÇEKLEŞTİRMEYİNCE ASILDI..
Necip Fazıl’ın uyarılarını ve tavsiyesini kulak ardı eden
Menderes, milletimizin huzuruna ‘gerçek
bir doktor’ olarak, İslam davasını savunan bir lider
olarak çıkmayı ve dirilişi gerçekleştirmeyi göze alamadı.
Necip Fazıl, Menderes’e Allah’ın onu kurucu lider olarak
yarattığını, bunu yapmazsa dünya güçlerinin hayat hakkı tanımayacaklarını,
harcayacaklarını anlattı.. Çünkü düşmanları büyük, acımasız ve kan
dökücüydü.. Bu yüzden ya yeni bir anayasayla yeni bir düzen kuracaktı ya
da harcanacaktı..
Menderes, Necip Fazıl’ın uyarısını kulak ardı ettiğinden,
dirilişi gerçekleştiremediğinden de darağacına gitti..
Necip Fazıl, 27 Mayıs darbesini ve Menderes’in
asılacağını ön görmüştü.. Büyük Doğu'nun 1959’da bir sayısı “Allah onu "Ya ol! Ya
öl..’ diye yaratmıştır.” kapağıyla çıkar.
Doktor olup hastalığa doğru teşhis koyarak ve gerçek
çözüm olan yeni anayasayla dirilişi gerçekleştirerek hasta milletini
kurtaramayan hasta doktor, elbette diğer hastalarla birlikte ölecekti!
27 Mayıs’tan sonra, derginin “Allah onu "Ya ol! Ya
öl..’ diye yaratmıştır.” kapağıyla çıkan bu sayısı, birkaç
kez daha basıldı; toplumda, Müslüman kesimde yaygın olarak çerçeveletilip
asıldı..
http://www.haber7.com/yazarlar/mustafa-yurekli/879482-necip-fazil-menderese-asilacagini-mi-soyledi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder