Bu ilişkiler, siyasete sanat penceresinden bakma imkanı verdikleri için önemlidir.
Atatürk’ün vefatında Necip Fazıl’ın kaleme aldığı “O Türk’e, hem Türk’ü hem Avrupalıyı inandırabildi” başlıklı yazıya (Cumhuriyet Gazetesi, 26 Kasım 1938) ilişkin burada yayınladığım değerlendirmelerim bir hayli ses getirdi. Necip Fazıl hayatı boyunca Atatürk’e saygısızlık etmedi, demiştim. Olumlu olumsuz pek çok tepki topladı, bu yaklaşımım..
Necip Fazıl Kısakürek’in İsmet İnönü ve Celal Bayar’la ilişkisine değineceğim bu yazıda da..
CUMHURİYET’İN İLK KUŞAĞI VE NECİP FAZIL
Necip Fazıl, 10 yaşındayken, İttihat ve Terakki yönetimindeki Osmanlı İmparatorluğu Birinci Dünya Savaşı’na katıldı ve 14 yaşındayken savaş bitti: Osmanlı yenilmiş, ülkemiz işgal edilmişti..
Milli Mücadele yıllarında, henüz 17 yaşındayken, o günkü adıyla "İstanbul Darülfünûnu Edebiyat Medresesi Felsefe Şubesi "ne girdi. (1921)
O dönemin edebiyat dünyası, Mehmet Akif’in çıkardığı Sebilü’r Reşat, Ziya Gökalp'in kurup Yakup Kadri ve arkadaşlarının çıkardığı Yeni Mecmua, Yahya Kemal’in çıkardığıDergâh, Anadolu Mecmuası, Milli Mecmua ve Hayat Mecmuası’ndan oluşuyordu. Necip Fazıl, ilk şiirlerini bu edebiyat çevrelerinden Yeni Mecmua'da yayınladı. (1922)
Necip Fazıl, çocukluğunda Osmanlı’nın yıkılışına tanık oldu ve Cumhuriyet’in ilk kuşak gençleri arasında yer aldı. O daha çok Cumhuriyet Türkiye’sinin vicdanı ve sesi olarak yetişecekti: Cumhuriyet’in ilanından iki yıl sonra, Fransa dönüşü, ilk şiir kitabı "Örümcek Ağı"nı 1925'te bastıran Necip Fazıl, Henüz 24 yaşındayken de, "Kaldırımlar" isimli ikinci şiir kitabını yayınlandı.(1928)
BAYAR’IN ADAMI NECİP FAZIL
Celal Bayar ile Necip Fazıl’ın ilişkisi İş Bankası’na dayanır; Bayar, İş Bankası Genel Müdürü iken Necip Fazıl da aynı bankada çalışmaktadır. Üçüncü şiir kitabı "Ben ve Ötesi”nin çıkışından sonra şöhretinin zirvesindedir. (1933) Bir genç şair, Cumhuriyet’in 10. yılında hece vezniyle metafizik şiirler söyleyerek bu toprakların sesi olmuştur.
Bayar, İş Bankası Genel Müdürlüğü’nden 1935’te İktisat Vekilliği’ne, 1937’de de Başbakan’lığa yükselir. Necip Fazıl da İş Bankası’nda müfettiş olur. Necip Fazıl 1936 yılında, Celâl Bayar’ın desteğiyle Ağaç dergisini 16 sayı çıkarır. Dergi, satmaz, kapanır.
Dönemin sanatçılarını dergisinde toplamayı başaran Necip Fazıl, İş Bankası’na müfettiş olarak döner. 1937-38 kışında, "Bir Adam Yaratmak" İstanbul Şehir Tiyatrosu'nda Muhsin Ertuğrul tarafından temsil edilir ve büyük ilgi toplar.
Dolayısıyla başlangıçta İsmet İnönü Necip Fazıl’ı “Bayar’ın adamı” olarak görmektedir.
İsmet İnönü, mimleyecek kadar Necip Fazıl Kısakürek’le yakından izlemişti. Bu ligi,“Bayar’ın adamı” olarak görmekten başlayıp tanıdıkça “can düşmanı” olacak boyuta varacak kadar şiddetlenmişti.
İnönü’nün Necip Fazıl’a tavrındaki bu sertleşmenin gerçek nedeni, karşıt ideolojilere bağlı olmalarıdır..
İNÖNÜ’NÜN CAN DÜŞMANI NECİP FAZIL
Atatürk’ün öldüğü günden bir gün sonra, 11 Kasım 1938’de, İsmet İnönü, Cumhurbaşkanı olarak Çankaya’ya çıkarken, en kısa sürede Celal Bayar da Başbakanlıktan uzaklaşacak, yerine Refik Saydam geçecektir ve Necip Fazıl da İş Bankası’ndan istifa edecektir.
Zamanın Milli Eğitim Bakanı Hasan Âli Yücel tarafından önce Ankara Devlet Konservatuarı’na, sonra da İstanbul'a Güzel Sanatlar Akademisi Yüksek Mimarî Bölümü’ne tayin edilir. Bu arada Haber ve Son Telgraf gazetelerinde fıkra yazarlığı yapar.
Ve 1943'de, Cumhuriyet’in kuruluşunun 20. yılında, Büyük Doğu’yu çıkarmaya başlayınca Celal Bayar’la da görüşür ve “aksiyonumuzu kendisine bağlayacağımız bir devlet adamı aramaktayız” diyerek “Büyük Doğu” davasının liderliğini teklif eder. O tarihte 60 yaşındaki Bayar’ın cevabı, “Ben artık siyasî hayatımı bitirmiş bulunuyorum!” olacaktır. Oysa iki yıl sonra Demokrat Parti’yi kuracaktır.
Büyük Doğu çıkarken gerçekleşen Nacip Fazıl - Bayar görüşmeleri, aynı zamanda Cumhuriyet devrimleri ve Milli Şef değerlendirmesi olduğundan çok önemlidir:
Bayar, davasını, "Atatürk'ün ilkelerine sadakat ve onun da gayesi olan millet hâkimiyetine dönme ve bu işin iklim şartı olan hürriyet ve demokrasiyi gerçekleştirme" şeklinde formülleştirmiş ve ifade etmişti. Bayar, Halk Partisi’ni de işte bu "ilke" ve "ülkü"den inhiraf etmiş olmakla suçluyordu.
Necip Fazıl, Büyük Doğu çevresi olarak, Cumhuriyet devrimlerinin “madde kurtarıcılığı içinde ruh batırıcılığına gittiğini” ve “Türkün ruh kökünü zedeleme yoluna girdiği”ni savunuyordu. Anlaşamadılar..
Necip Fazıl, görüşmeye dair “dünya görüşlerimizi barışmaz şekilde birbirine zıt”bulduğu değerlendirmesini yapacak ve yazacaktır. Çünkü Necip Fazıl, 1934’te Abidin Dino’yla birlikte Eyüpsultan’da ziyaret ettikleri Abdülhakîm Arvâsî Hazretleri'ne bağlanmış ve çıkardığı Büyük Doğu dergisi İslam düşüncesini savunmaktadır. 1940 yılında Türk Dil Kurumu için "Namık Kemal" kitabını kaleme alırken de araştırmaları derinleştirdikçe Abdülhakîm Arvâsî Hazretleri'nin Ulu Hakan Abdülhamît hakkında söylediği gerçekleri bizzat görmüştür.
Necip Fazıl, İnönü ile Bayar’ın farklı partilerin liderleri olduklarında bile siyasetleriyle İttihat ve Terakki’nin devamı olduklarını belirtiyor ve eleştiriyordu.
İsmet İnönü, Büyük Doğu dergisi yüzünden Necip Fazıl’a “can düşmanı” olarak davrandı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder