Mustafa Yürekli, Necip Fazıl'ın siyasi mücadelesini; 27
Mayıs sonrasında, AP lideri emekli Orgeneral Ragıp Gümüşpala'yla görüşmesini
anlattı. 'O görüşmede üstat ne teklif etti ve Gümüşpala niçin hayal
kırıklığı yarattı?' sorusunu cevaplıyor..
Cumhuriyet Halk Partisi'nin 27 yıllık 'şekâvet devresi'nden
sonra iktidara gelecek bir partinin yapacağı ilk iş, tam bir "nefs ve
dünya murakabesine" malik olmaya çalışmaktır.. İttihat Terakki'yle
başlayıp CHP ile süren politik çizginin tam bir eleştirisi yapılmadan
yeni bir yola girmek mümkün değildir çünkü..
Necip Fazıl, Demokrat Parti'nin "devre-i sabık
yaratmayacağız!" nakaratıyla 'eski defterleri' açıp hesaplaşmadan ülkeyi
yönetmeye kalkmasını büyük yanlış olarak değerlendirdi.
DP "birçok sahada aynı günahlara devam
edince", sırf "yerini aldıklarının zulüm ve ceberuduna yabancı
olmak", üstelik "CHP'den müdevver felaketlere de hedef tutulmak"
yüzünden, bir gece baskını sonucunda devrildi.. "Yoğurttan hükümete
mukavva hançer" saplanmasıydı, 27 Mayıs darbesi..
Dolayısıyla halkta, DP'nin bu 'zayıf tecrübe'sinin bile
'yaşatılmasına engel bir zeminin açıldığı' duygusu uyanmış ve 'derin derin
inkisar', 'ıstıraba yol açmış'tır.
SAĞCILIĞIN
TEMELLENDİRİLMESİ
Necip Fazıl'ın 27 Mayıs analizini açacak olursak, şunu
görürüz: Türk ordusu içinde 'yumruk imtiyazını', 'kafa hakkı'ndan üstün gören
'fikirsiz ve irfansız' bir 'hizb'in 'nefsanî davranışı' elbette milletimizi son
derece 'müteessir' etmişti. (Orduyla cuntayı özenle ayırıyor, elli yıl önce.
Cuntacıları da cahillik ve ahlaksız davranmak ile suçluyor..)
Milletimiz, bütün bu gidişe, hiçbir 'rehber ve lidere muhtaç
olmadan', hatta bizzat, 'muhalefet dairesi'ni çizdi.. (Milletin darbeye
karşı kendini savunmasına vurgu..) Adalet Partisi'ne de bu 'dairenin merkezi'ne
'meccanen oturmak'tan başka bir şey kalmamıştı..
Necip Fazıl Kısakürek, Adalet Partisi'nin 27 Mayıs'tan sonra
oluşan milletimizdeki 'inkisar' ve 'ıstırap' duygularından doğduğunu söyler..
Bu iki duyguyu, sürekli istismar etmek, sağ politikanın ana ekseni olacaktır..
Bir 'tez' belirtmek yerine, bir 'anti tez'den başka bir şey
ifade etmeyen bir oluşumdur, sağcılık.. 'Meccani güdücüleri', elbette 'dava'nın
'fikriyatını ve iç mimarisini kurmak ehliyetinde olmadıkları'ndan sağcılık adı
verilen 'mahut davranış', 'hissi bir muhalefet'ten ileriye geçemedi.
PAŞA'NIN ADALET PARTİSİ
O kadar ilginçtir ki 27 Mayıs darbesinden sonra DP'nin
devamı olarak Adalet Partisi adıyla kurulacak olan sağ partinin başına bir
general geçirilecektir: Emekli Orgeneral Ragıp Gümüşpala..
Ragıp Gümüşpala, 1960 yılında orgeneral rütbesinde 3. Ordu
Komutanı iken, 27 Mayıs Darbesi olmuştu. Ankara'da darbe yapan Milli Birlik
Komitesi'ne liderlerinin kim olduğunu sordu ve eğer liderleri kendisinden daha
kıdemli bir Orgeneral değilse, emrindeki 3. Ordu ile Ankara'ya yürüyüp isyana
son vereceğini bildirdi.
Ragıp Gümüşpala'nın bu çıkışı üzerine, cuntacılar, emekli
Orgeneral Cemal Gürsel'i askeri uçakla İzmir'den Ankara'ya getirip, darbenin en
kıdemlisi olan Korgeneral Cemal Madanoğlu'nun yerine lider gösterdiler. Böylece
Orgeneral Ragıp Gümüşpala'yla uzlaşıldı ve 3 Haziran 1960 tarihinde Genelkurmay
Başkanlığı'na atandı.
27 Mayıs, NATO'ya girmiş TSK'nın yeniden yapılandırılmasıydı
ve binlerce subay ordudan atıldı.. Ragıp Gümüşpala, darbeden iki ay sonra, 2
Ağustos 1960 tarihinde, daha sonra 'Emekli İnkılap Subaylar Derneği'ni
oluşturacak olan yaklaşık 5000 subayla birlikte, Milli Birlik Komitesi
tarafından re'sen emekliye sevk edildi. Darbecilerin tutuklayıp yargıladığı
Rüştü Erdelhun'dan sonra Genelkurmay Başkanlığı görevine geçen Ragıp Gümüşpala,
doğal olarak Cevdet Sunay'dan önce iki ay görev yapmıştır.
Ragıp Gümüşpala, Birinci Dünya Savaşı, Kurtuluş Savaşı ve
Şeyh Said İsyanı Harekatı'na katılmıştı. Sistemin itimat ettiği bir paşa
olmasına rağmen, 27 Mayıs darbe sürecinde muhalif ses çıkarmış, kısa süreliğine
Genelkurmay Başkanlığı'na atanarak susturulmuş ve şartlar uygun olunca da
ordudan uzaklaştırılmıştı. Bu tuhaf itirazı, onu halk katında kahraman yaptı..
İtirazı tuhaftı, çünkü Gümüşpala, darbeciliğe, darbenin özüne itiraz etmiyor,
usulüne itiraz ediyordu.
Askerlik sonrası, politikayla ilgilendi.. Halk tarafından
DP'nin devamı olarak algılanan ve 1965 seçimlerinde yüzde 52 oy oranıyla tek
başına iktidara gelecek olan Adalet Partisi'nin kurucularından oldu. Bu
partinin ilk genel başkanı olarak 12. Dönem İzmir milletvekili seçildi; böylece
emekliliğinde de kurulan muhalefet partisinin liderliğine geçirildi..
Ani ölümünden sonra, genel başkanlığa, Sadettin Bilgiç'in
yerine Süleyman Demirelseçildi. Bu olay gerçekten
çok ilginçtir.. En az onun kadar ilginç olan Ragıp Gümüşpala'nın ölümü üzerinde
ise nedense hiç durulmaz: Darbeciler, Menderes, Zorlu ve Polotkan'ı öldürmekle
yetinmez, Gümüşpala ve Cemal Gürsel'i de ortadan kaldırırlar. Atatürk ve
Özal'ın ölümü gibi şüphelidir, Gürsel ve Gümüşpala'nın ölümü de. Bu konuyu bir
başka yazıda anlatacağım.
RAGIP GÜMÜŞPALA
ELEŞTİRİSİ
Necip Fazıl AP'nin Genel Başkanı olduğu günlerde Ragıp
Gümüşpala'yla bir görüşme yapar. Bu görüşme sonrasında yaptığı analiz, çok
önemlidir: Gümüşpala, 'ordu ruhu'nu, Milli Birlik Komitecileri'nden 'daha
gerçek aksettirdiği' halde, 'bekleneni yerine getiremedi'.
Necip Fazıl'i Gümüşpala ile tanıştıran, AP'nin öncülerinden
Maraş senatörü Nedim Evliya'dır. Paşanın evinde 'saatlerce süren bir mülâkat'
sonucunda, davayı 'en mahrem köklerine kadar ortaya dökünce', Gümüşpala'nın
Necip Fazıl'a cevabı net olur: "Sözlerinizi dikkatle dinledim ve
belirttiğiniz nice hakikatler önünde âdeta dehşet duydum. Fakat itiraf etmeliyim
ki, ben de bu davayı 'ideolojik' planda ele almak, onun fikir mimarlığını
yerine getirmek ve aksiyonunu sağlamak kabiliyeti yoktur. Ben nihayet selim
akılla hareket etmeye bakan bir askerim. Elimden başka bir şey gelmez!"
Paşa'nın evinden ayrılırken Necip Fazıl, yanımdaki senatör
Nedim Evliya'ya şöyle dedi: "Paşa, samimi bir insan.. Bu bir fazilettir.
Çok az insana nasip olmuş bir kıymettir. Açıkça 'Bu benim işim değil!' diyor.
Keşke herkes aynı itirafta bulunabilse... Ama netice değişmiyor: İflâs!.."
Bu 'iflas' hükmü önemlidir, çünkü sağ politikaya dair
verilmiş bir hükümdür bu..
Necip Fazıl, milletin davasını anlatır paşaya.. Millete
rehberlik ve liderlik yapmasını önerir.. Milletin davasını savunacak ve hakkını
arayacak bir lider olmayı teklif eder. Ragıp Gümüşpala da, tıpkı daha
önce Celal Bayar'ın ve Adnan
Menderes'ın yaptığı gibi bu teklifi reddeder..
Adalet Partisi, siyaset alanındaki Menderes'in kanlı toprağı
üzerine 1962'de kurulur, 12 Eylül'de kapanır.. AP'nin 18 yıllık bir ömrü
olmuştur. CHP günümüze kadar gelirken, rakibi partiler sürekli kapatılır..
AP bir sahte parti ve Gümüşpala Paşa belli bir süre
kullanılıp atılacak bir sahte lider miydi? AP'yi millete kabul ettirmek miydi,
halkın desteğini almak mıydı paşanın görevi? Partiyi Demirel'e hazırlamak mıydı
darbecilerin ona biçtiği rol? Bu sorular hala cevabını bekliyor.
http://www.haber7.com/yazarlar/mustafa-yurekli/882389-gumuspala-pasa-nicin-hayal-kirikligi-oldu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder