16 Nisan 2015 Perşembe

MUHALEFETTE ŞAH İKTİDARDA ŞAHBAZ Mustafa Yürekli




Sezai Karakoç, İslami düşüncenin toplum hayatında ne kadar etkin olması gerektiği konusunda siyasi hayatın bir denge kuramamasından onun yerini başka olumsuz bir takım güçler aldığını ve denge bozulunca da normal hayatın aksamaya uğradığını anlatmıştı. 

Üstadın "Demokrat Parti'nin devrilişinin esas sebebi; 1950'de iktidara geçtiği zaman yapamadığı reformda gizliydi. Eğer geldiği zaman çok partili gerçek düzeni kursaydı, CHP o zaman marjinal bir parti haline gelecekti. O, o hale gelince darbe yapamayacaktı. Çünkü darbenin arkasında CHP vardı. Bir gün fırsat bulunca sizi devirdi. Bu da hayatımızda 10 yılda bir tekerrür etti. Bugün de aynı durum var; iki partili sistem. Biri muhalefetin sahibi, biri iktidarın. Zaten başkasını seçemezsiniz. Seçim yapamazsanız, gayri kanuni bir şekilde kim güçlüyse o iktidarı ele geçirir." sözünü hiç unutamıyorum o sohbetinden.

Atatürk ilkeleri Anayasal zorunluluk olduğundan adları farklı olsa da tüm partiler aslında Kemalistti. Ve farklılaşan kapatıldı. Türkiye’deki partilerin hemen hepsi, demokrasi diyerek aslında Türkiye’deki demokratik tarihsel görevin, yani şu baskıcı, keyfi, bürokratik, militer, pahalı cihazı tasfiye ve ona karşı mücadeleyi başa alma görevinin üzerinden atlayarak, fiilen o bürokratik yapının ve gücün devam edişinin nesnel destekçileri oluyorlardı.

CHP muhalefeti kapatmıştı ama karşısında sağ partinin tek başına iktidar  olamaması için sözde İslamcı ve milliyetçi ideolojiler adına faaliyet gösteren aslında Kemalist olmaya mahkum küçük partilere de yol verilmişti; Böylece CHP koalisyon ortağı olabilecekti..
Sonuçta sistem, iktidar ve muhalefeti kontrol altına alıyor ve reform yapabilecek güçlü bir sağ iktidarın oluşmasını ya da iktidardayken kontrolden çıkmasını önlemek için de bir takım mekanizmaları önceden kurduğundan muhalefette şah olan partiler iktidara geçer geçmez şahbaz oluyordu… 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder