1946’dan beri Türkiye’deki iki kutuplu siyasi sisteme göre siyasi mecralar, büyüklük sırasına göre, İslamcılar, solcular ve sağcılar olmak üzere üçe ayrılıyor.
İslamcılık, bir medeniyet projesi, İslam devleti tahayyülü.. Sağcılar, kısaca Amerikancılardan oluşuyor. Solcular da Amerika karşıtlarından, daha doğrusu Avrupacılardan oluşuyor. türkiye'deki siyasi çatışma, ABD - Avrupa rekabetinin yansıması. 27 Mayıs 1960 darbesi sol tarafından Avrupa adına yapılmıştı. Sağ da 12 Eylül 1980'de eve yeniden el koydu ve düzenlemesini yaptı.
Sağcılığın ve solculuğun, fakir fukarayla, üretimle, emekle, hak ve özgürlükleri aramayla, adalet ve kalkınma talepleriyle bir ilgisi yok. Sağ ve sol, toplumdaki karşılığına bakılmaksızın, azınlık olmalarına rağmen başına konuldukları statükoyu bekliyor. Batıcı alt başlığında toplayacağımız sağ ve sol elit, Kemalistler, ulusalcılar, milliyetçiler, muhafazakarlar ve liberaller sağ ve sol söylemlerle statükoyu savunuyor; dünya güçleriyle işbirliği halindeler.. Batı’dan kopuş tahayyülleri bile yok.
Batıcıların üniter devlette ısrar etmelerinin sebepleri belli. Diğer tüm ihtimallerde tasfiye olacaklar ve ellerindeki babalarının malı zannettikleri güç ve iktidarı kaybedecekler. Onlar için büyük devlet düşüncesi olmadığı gibi, böyle bir hayalleri dahi yok. Dünya sisteminde yerleştirilen yerde ülkeyi tutmak, uluslararası statükoya sadakatin karşılığı olarak iktidarı aralarında paylaşmak istiyorlar.
Geriye kalan tek siyasi mecranın mensupları olan İslamcıların böyle bir hayalleri var ve bu hayalin peşine düşmenin şartları, hiç bu günkü kadar uygun hale gelmedi. Pekala bu siyasi mecrada neden hala üniter devlet dışındaki ihtimaller konuşulmaya başlanmadı? İslamcılarının suskunluğunun iki nedeni var: Birincisi, tefekkür zafiyeti… Çok bilinen diğer sebep ise, Kürt Meselesi.
Federasyon ya da konfederasyon (veya adı ne olursa) konusu, Kürt meselesi merkezinde değerlendirildiğinden tehlikeli görülüyor. İslamcılar, “bölünme” korkusunun ağır baskısıyla ülkeyi travmatik psikolojik süreçlere savuruyorlar.
Eğer gerçekten İslam Birliği tahayyülüne sahiplerse, İslamcılar, federasyon veya konfederasyon bahsini, bir an önce “bölünme” korkusunun gölgesinden ve baskısından kurtarmalı ve saf tefekkür meselesi haline getirmelidirler. Ülkedeki hastalıklı toplum ruhunun üzerinde şekillenen siyasi iklim, federasyon gibi konuların, bölünme korkusundan bağımsız hale getirilmesine engel olmaktadır.
İslam Birliği’ne giden yolun bir an önce bulunması gerekir. Bu önemli yolu bulmak, aynı zamanda klinik hale gelmiş toplum psikolojisini ve siyasi iklimi de tedavi etmek demektir. Benim düşüncem, federasyon konusunu, Kürt meselesinden dolayı “bölünme” ve “küçülme” olarak değil, İslam Birliği’ni kuracak siyasi metot olarak; “birleşme” ve “büyüme” yolu olarak görmektir.
Federasyon bahsi, Kürt meselesi merkezinde değil, İslam Birliği merkezinde konuşulmaya başlandığında, birleşme ve büyüme odaklı bir düşünce üretimi halinde, sadece Türkiye’de değil, İslam coğrafyasının bütün köşelerinde büyük bir heyecan uyandırılacaktır. ABD; Fransa, Almanya, Rusya, Çin birer federatif devlet. İslam dünyası, Avrupa Birliği’nin benzeri bir oluşumu niçin gerçekleştirmesin? Mevcut devletler, iç işlerinde özerk olacaklar, ekonomide ve dış politikada birlikte hareket edecekler..
Federasyon konusuna İslam Birliği boyutunda bir ufukla bakıldığında, 57 devletin entegrasyonu meselesi olarak ortaya konulduğunda, Kürt meselesinin ne kadar küçüldüğü de görülecektir. Büyük devlet olmanın birçok şartı var ama ilk şartı, cesarettir. 57 devlet, biner asker gönderse, bu güç İslam coğrafyasının her köşesinde iç güvenliği sağlayabilir.. Suriye ve Irak, İslam ordusu oluşturulmadan düzene girmez.. Suriye ve Irak’ı Batının merhametine ısmarlamak çok rezil bir durum değil mi?
İslam milleti, 57 küçücük ülkede, dev korkular üreten topluluklar haline getirildi. Korku çuvalı olma durumu, toplumları, klinik vaka haline getirdi. Bu toplumsal ruhla ve bu siyasi iklimle büyük devlet kurmak imkansızdır. Bu mahşeri vicdanla mevcudu “bölünmek”ten korumak da mümkün değildir.
Kürt meselesindeki çekincelerden dolayı İslam Birliği’nden, büyük devlet tahayyülünden, yeni Türkiye’den vazgeçmek çok komik değil mi?
Artık ufuk sıçraması yapma zamanı geldi.
http://www.haber7.com/yazarlar/mustafa-yurekli/1213886-kurt-meselesine-sikisan-yeni-turkiye-tahayyulu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder