Herkes algı düzeyine göre olayları, durumları, koşulları görüp yorumluyor. Yorumunu da başkalarına dayatıyor. Tek dertleri var: Davullarını taşıtmak! Korolarına katılmayanları ötekileştiriyor, saldırıyorlar.
Dünya haritasının karşısına geçmeye davet ediyorum insanımızı. (Masaya oturup bu haritayı çizen eller kırılacak inşallah.. ) Koskoca İslam ülkesini kaç bölgeye ayırmışlar böyle? İki milyarlık koca İslam milleti, cehalet, ahlaksızlık, yoksulluk, ayrılık ve çatışmalar yüzünden ne kadar perişan durumda.. Günümüzdeki dünya haritası, İslam milletinin esaretini, sefaletini ve aymazlığını yansıtan bir ayna.. Bu dünya haritasından Müslüman kanı akıyor. Batılıların çizdiği haritada yaşadığımız bölgeyi, şehri aramak, bölünmüşlüğü kabul etmek, mevcut dünya düzenini doğru kabul edip saymak ve Müslümanlar arasında bölücülük yapmak hakikate ihanet değil mi? Mevcut haritaları zihninde parçalamayanlar nasıl özgürce düşünecek?
Dünya iletişim ağına, medya düzenine, batının zihin yönlendirmesine, algı yönetimine teslim olmak, batının diliyle konuşmak Müslümanlıkla bağdaşır mı? İşbirlikçi batıcıları, ne zamana kadar tepemize çıkaracağız? İnsanlar kafirlere boyun eğme rezilliğinde niçin sadece menfaatini düşünüyor ve servetlerini katlamaya çalışıyor? Her dakikasında onlarca, yüzlerce Müslümanın canına kıyıldığı bir dünyada makam mevki derdinde, kariyer derdinde olmak ne kadar büyük zillet? Metafizik rüzgarıyla Kur'an-ı Kerim, beş vakit ezanlarıyla camiler, oruçlarıyla ramazanlar, diriliş ruhuyla kandiller İslam milletini niçin uyandırmıyor? Ne zaman kafirler karşısında saf tutup hakikat namına savaşacağız? Dünya haritasını ne zaman biz çizeceğiz? Ne zaman oturup tarihimizi kendimiz yazacağız?
Kuşatıcı, bütünlükçü bir bakış gerekiyor, dünyada ve topraklarımızda olup biteni anlamak için. Dünyanın gidişatıyla coğrafyamızdaki olaylar arasında bağlantı kurmaya kalktığımızda hemen gerçekleri karartmamızdan, yanlışları ört bas etmeye çalışmamızdan dem vuruyorlar. Şoför yerinden kalksın, içerdeki kavgaya karışsın istiyorlar, otobüs kendi başına gidecekmiş gibi. Her gelişmeyi, her yeni durumu hakikate götürmek gerekiyor oysa. Ne yazık ki böyle bir derdi yok insanların.. Ne zor böyle çarpık bir sistemde yaşamak!
Siyasette niçin hep örselenmiş hayatları arayıp buluyorum, taşlanmışlara, zindanlara atılmışlara, asılmışlara sahip çıkıyorum? Çağdaş Yusuflara taraf olmaya beni yönelten nedir? Hain kardeş olmaya niçin gözümü karartamıyorum? Gömleğin arkadan yırtılması niçin önemli? Hayatımın da örselenip canımın yakılmasına niçin katlanıyorum? Hakikate ölümüne taraf olmak, imanın, şahsiyetin ve medeniyetin ispatı değil mi?
Çok ezildim, çok süründüm.. Ne zaman ayağa kalkacağım ben?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder