Yeni bir genel seçime gittiğimiz bu
günlerde, ülkemizin ve onu yönetmek iddiasında olan partilerin durumunu gözden
geçirmekte, en azından, yurttaşların oylarını kullanırken daha dikkatli ve daha
donanımlı olmaları açısından büyük yarar vardır. Oy verme, seçimden seçime bir
kez olmaktadır. Oy verip daha sonra pişman olmak, daha sonraki bir seçime kadar
bir fayda sağlamaz kimseye.
Adalet ve Kalkınma Partisi, çok partili
düzene geçtiğimizden beri, en uzun süre iktidarda kalmış parti olmak açısından talihli
bir partidir. Halkın oyuna ve iltifatına mazhar olmak açısından şikâyete hakkı
olmayan bir durumdadır. Buna karşılık, iktidar, icraatının propagandasını çok
ustaca, profesyonelce yapmakta olsa da, ülkenin
temel, ana, yani öteden beri süregelen sorunlarının, geleceğimizi teminat
altına alacak şekilde kökten çözüme kavuştuğuna dair, gözle görülür elle
tutulur bir ilerleme, ne yazık ki, gözlemlenememektedir.
Dış politikada, İslâm Âlemine açılma
siyaseti başarısızlıkla bitmiş, Suriye, Mısır ve Libya ile olan ekonomik
ilişkiler dahil bütün bağlar kopmuş, bölgedeki bölünmeler ve parçalanmalar
sonucunda, bazı ülkelerle birlikte bir tarafa savrulmuş olan ülke, diğer her bir
İslâm ülkesi gibi, geleceği karanlık ve diğer ülkelerle çatışma tehlikesiyle
karşı karşıya kalmış durumdadır.
Bu durum, şüphesiz, batılı ve doğulu
büyük devletlerin İslâm Dünyasını parçalama, istilâ ve işgâl emellerinden doğmaktadır.
Ancak, bunu önceden görüp diğer İslâm ülkelerini uyarmak ve buna bir çare
aramak, bunun için bir araya gelmek, birleşmek gerekirken, batılılarla birlikte
hareket etmek, onların çizgisinde yürümek, hep tâbi olmak, hiçbir zaman gerçek
bir inisiyatif kullanamamak, ülkemizin geleceği için en büyük bir handikaptır.
Öte yandan muhalefetin durumu ise içler
acısıdır. Kendisine Rejim tarafından 1950’den itibaren altın tepside “ana muhalefet”
olma tacı sunulmuş olan CHP, tarihi boyunca, gerçek bir otokritiğe yanaşmamış,
hep batıcı, hep ruhuyla tek partici, dolayısıyla yapıcı olmaktan çok yıkıcı
olmuştur. Ülkenin geleceği için en ufak bir ümit vâdetmemektedir. Ülke, iki
buçuk parti tekeliyle, hep bıkmadan, ayni oyunu oynamak, seçim adına ‘’biz bu
filmi görmüştük’’ dedirtecek bir manzara sergilemek zorunda bırakılmıştır.
Suni bir gerginlikle taraftarlarını
kızıştırarak alınabilecek en fazla oyu almak için âdeta danışıklı döğüş oyununa
devam etmek, milletler yarışında maalesef zaman kaybetmekten başka bir sonuç doğurmamaktadır.
Onar yıllık sürelerle, üç defa yönetime
getirilmiş BATICI SAĞ, iktidar ayağında, dördüncü kez, son denemesini yapar
görünmekte, genellikle muhalefette kalmış görünmekle beraber darbelerle
iktidara gelmişlik veya ortak olma fırsatını kaçırmamışlık gibi sicilinde
gölgeler bulunan BATICI SOL da, zamanla birlikte, tarih içinde silinmeden önce
son uzatmalarını oynamaktadır.
Ya hep, ya hiç, Milletimizin tarihteki
talihi hep böyle olmuştur. Ümit ediyoruz ki, bu seçim, iktidar ve muhalefetiyle
dışa bağımlı politika ve yönetimin çıkmaz bir yol olduğunu Milletimize
gösterecek ve DİRİLİŞ YOLU açılacaktır.
Yıllardır, kitaplarımızla, yazılarımızla,
konuşmalarımızla izlenmesi gereken yolu gösterdik. ‘’İslâm partilerinin kurulmasına
imkân tanımak, gerçek kurtuluş yolunu açacaktır’’ dedik. Elinizdeki bu DİRİLİŞ
IŞIĞI, ki hareketimizin geçmişinden ve bugününden fikirlerimizi, önerilerimizi ve
uyarılarımızı bir demet halinde sunmaktadır, yapılması gerekenler hakkında
yeterli bir fikir verecektir sanırız.
Milletimiz için, gerçek anlamda hür ve
bağımsız olmak, İslâm Dünyasıyla bütünleşmek, BİRLİĞİN YOLU’nu açmak, İslâm
MEDENİYETİ’NİN DİRİLİŞİ’ni gerçekleştirmek, DİRİLİŞ GÖRÜŞ VE HAREKETİ’nin
Milletimizce benimsenerek olması gereken gerçek boyutuna ulaştırılmasıyla mümkün
olacaktır. Allah’tan dilediğimiz, bu seçim bunun farkedildiği seçim olsun.
Diriliş Işığı, Mayıs 2015, Sayı:1, s.1.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder