Osmanlı'da, Tanzimat’tan sonra bile İslamcılar iktidardaydı, Batıcılar muhalefette.
1909'dan sonra Batıcılar iktidara geçti, İslamcılar da muhalefete.. Moderleşmek, batılılaşmak buydu. Batıcıların yönetimindeki devlet milletin özüne yabancılaştı; devletin özü ve ülküleri yabancılaştı birden. Batıcılar, dünya güçlerinin belirlediği vaziyet ve istikamette tuttular ülkeyi.
İddiasız bir
ülke haline getirildikten sonra yapay düşmanımız Yunanistan'la uğraştık!
Görevdi bu! Koskoca Türkiye, İstanbul'un yarısı kadar olan bir devletle
neden uğraşıyordu! Kimse bunu sorgulamıyordu! Üstelik askeri yapılanmamız da bu
şekilde yürüyordu! Donanma tek düşman olarak Atina'yı görüyordu! Bu nedenle
hızlı, küçük ve kıvrak gemileri tercih ediyorduk! Ufkumuz bu kadardı!
Dünya
güçlerinin en büyük güvencesi, onurlu aydınların az ve etkisiz olmaları,
topluma kılavuzluk yapamamaları. Emperyalizmin en sağlam güvencesi, sömürge ülkelerdeki
zihin tembelliği ve entelektüel faaliyetlerin durmasıdır. Devletler oyununu
kuranlar, Türkiye’nin kendini ve çevresini algılayıp başının çaresine
bakmasından çok korkarlar. Ne dinimizi bilmemizi isterler, ne tarihimizi, ne de
milli kültürümüzü.. Başımıza geçirdikleri yönetimlerle bilimden, düşünceden ve
sanattan yoksun yaşamaya mahkum ederler bizi.. Dünya çapında başarı göstermiş
bilim adamımız, sanatçımız yetişmez bu yüzden.
Toplumlar
sosyal, ekonomik ve siyasal sorunlarda boğulunca.. Emanet gerçeğinden
uzaklaşınca. Liyakat gözetilmez olunca. Adaletten uzaklaşınca.. Kaba güçle,
ekonomik güçle çözülmeye çalışılırsa sorunlar. Üniversiteleri, eğitim
kurumları, kültür sanat çevreleri ve medya, tümüyle çiğ insanların eline
kalır.. Bilimden, düşünceden gerekli ve yeterli bir şekilde yararlanamaz. Din,
İslam bile olsa, rehberlik etmez, cehalete ve karmaşaya düşmüş toplumlara. İnsan,
nasıl, bilinci kapanıp kendinden ve çevresinden habersiz hale gelince, alçaklaşırsa, toplumlar da kendini ve
çevresini algılayıp gerekli tepkiyi veremez hale gelince karanlığa düşer, iç çatışmalarda
enerji kaybeder ve parçalanıp yok olur.
Çevremize
bakıp, doğudaki, Kafkasya’daki kardeşlerimizi görmemizi, onlarla dayanışmaya
girmemizi, birlik sağlamamızı nasıl istemezlerse, batıda, Balkanlarda, güneyde,
Ortadoğu’da, Afrika’da ve Asya’da, bütün bir İslam coğrafyasındaki
kardeşlerimizle ilgilenmemizi ve birleşmemizi de istemezler. İslam milletini
bölerek, birbirine düşürerek, çatıştırarak yönetirler çünkü.. En iyi durum,
birbirleriyle temas bile kurmalarına izin vermemeleri. Kardeş kavgasının
cengaveri olan uşakları, sürekli ulusalcılık adıyla bölücülük yaparlar.. Oyunu
da buna göre kurarlar.
Şimdi Türkiye uyanıyor, bilinci açılıyor. Millet, özü ve ülküsünün devletin de özü ve ülküsü olmasını istiyor ve bir cihan devleti, büyük İslam devleti haline gelmeye çalışıyor.. Neden Birleşmiş Milletler’in güvenlik konseyinde 6. ülke değiliz diye sorguluyor. Devletler oyununu yeniden başlatmak istiyor..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder