18 Nisan 2015 Cumartesi

BİLİNÇ AÇILMASI Mustafa Yürekli





























Osmanlı'da, Tanzimat’tan sonra bile İslamcılar iktidardaydı, Batıcılar muhalefette. 
1909'dan sonra Batıcılar iktidara geçti, İslamcılar da muhalefete.. Moderleşmek, batılılaşmak buydu. Batıcıların yönetimindeki devlet milletin özüne yabancılaştı; devletin özü ve ülküleri yabancılaştı birden. Batıcılar, dünya güçlerinin belirlediği vaziyet ve istikamette tuttular ülkeyi.  

İddiasız bir ülke haline getirildikten sonra yapay düşmanımız Yunanistan'la uğraştık! Görevdi bu!  Koskoca Türkiye, İstanbul'un yarısı kadar olan bir devletle neden uğraşıyordu! Kimse bunu sorgulamıyordu! Üstelik askeri yapılanmamız da bu şekilde yürüyordu! Donanma tek düşman olarak Atina'yı görüyordu! Bu nedenle hızlı, küçük ve kıvrak gemileri tercih ediyorduk! Ufkumuz bu kadardı!

Dünya güçlerinin en büyük güvencesi, onurlu aydınların az ve etkisiz olmaları, topluma kılavuzluk yapamamaları. Emperyalizmin en sağlam güvencesi, sömürge ülkelerdeki zihin tembelliği ve entelektüel faaliyetlerin durmasıdır. Devletler oyununu kuranlar, Türkiye’nin kendini ve çevresini algılayıp başının çaresine bakmasından çok korkarlar. Ne dinimizi bilmemizi isterler, ne tarihimizi, ne de milli kültürümüzü.. Başımıza geçirdikleri yönetimlerle bilimden, düşünceden ve sanattan yoksun yaşamaya mahkum ederler bizi.. Dünya çapında başarı göstermiş bilim adamımız, sanatçımız yetişmez bu yüzden.  

Toplumlar sosyal, ekonomik ve siyasal sorunlarda boğulunca.. Emanet gerçeğinden uzaklaşınca. Liyakat gözetilmez olunca. Adaletten uzaklaşınca.. Kaba güçle, ekonomik güçle çözülmeye çalışılırsa sorunlar. Üniversiteleri, eğitim kurumları, kültür sanat çevreleri ve medya, tümüyle çiğ insanların eline kalır.. Bilimden, düşünceden gerekli ve yeterli bir şekilde yararlanamaz. Din, İslam bile olsa, rehberlik etmez, cehalete ve karmaşaya düşmüş toplumlara. İnsan, nasıl, bilinci kapanıp kendinden ve çevresinden habersiz hale gelince, alçaklaşırsa, toplumlar da kendini ve çevresini algılayıp gerekli tepkiyi veremez hale gelince karanlığa düşer, iç çatışmalarda enerji kaybeder ve parçalanıp yok olur.

Çevremize bakıp, doğudaki, Kafkasya’daki kardeşlerimizi görmemizi, onlarla dayanışmaya girmemizi, birlik sağlamamızı nasıl istemezlerse, batıda, Balkanlarda, güneyde, Ortadoğu’da, Afrika’da ve Asya’da, bütün bir İslam coğrafyasındaki kardeşlerimizle ilgilenmemizi ve birleşmemizi de istemezler. İslam milletini bölerek, birbirine düşürerek, çatıştırarak yönetirler çünkü.. En iyi durum, birbirleriyle temas bile kurmalarına izin vermemeleri. Kardeş kavgasının cengaveri olan uşakları, sürekli ulusalcılık adıyla bölücülük yaparlar.. Oyunu da buna göre kurarlar.

Tabii bu oyun artık eskide kaldı! Dünya güçlerinin ve yerli işbirlikçilerinin içine düştükleri en büyük sıkıntı da bu; Türkiye, İran ve Mısır, oyunu bozmaya kalkıyor zaman zaman.  Mursi zindanda, Ahmedi Necat da tıpkı Necmettin Erbakan gibi siyaseten öldürüldü. Sıra, Recep Tayyip Erdoğan’da.. Ne var ki İslam milleti buna izin vermeyecek. 

Şimdi Türkiye uyanıyor, bilinci açılıyor. Millet, özü ve ülküsünün devletin de özü ve ülküsü olmasını istiyor ve bir cihan devleti, büyük İslam devleti haline gelmeye çalışıyor.. Neden Birleşmiş Milletler’in güvenlik konseyinde 6. ülke değiliz diye sorguluyor. Devletler oyununu yeniden başlatmak istiyor..


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder